Hz. Safvan Bin Muattal ve Adıyaman Bölgesinin İslamlaşması
Kabir Adabı
Hz. Peygamber’in değerli sahabesi ve kaynakların tabiriyle “onun refiki” Hz. Safvan b. Muattal’ın kabri ülkemizin Adıyaman ilinin Samsat ile Kahta ilçeleri arasında bulunmaktadır. Müslümanlar doğal olarak bu kutlu insanın kabrini ziyaret edeceklerdir.
Esasen kabir ziyareti olayı İslam medeniyetinde önemli bir olgu olarak görülmüştür. Dikkat edilirse kabristanlarımız eskiden beri genelde şehirlerin giriş ve çıkışlarında bulunmaktadır. Günümüz şehir yapılarında olduğu gibi gözlerden ırak, insanların kolaylıkla ulaşamayacağı, dolayısıyla ibret de alamayacağı yerlere kabir yapılmamıştır. Sadece bir şahıs bir yerlerde vefat ettiyse belki oraya defnedilmiş olabilir. Bunun dışında genelde mezarlar şehir kenarlarındadır. Bu aslında rast gele yapılan bir olay değildir. Bunun anlamı şehre gelip gidenlere bir mesaj vermeye yöneliktir. İnsanlara ahireti hatırlatıp dünyaya körü körüne bağlanmamalarını söylemektedir.
Hz. Peygamber, kabir ziyaretlerini tavsiye etmiş, kendisi de gitmiştir. Bir rivayette: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir ölü defnedildikten sonra kabri başında durdu ve şöyle buyurdu: “Kardeşinizin bağışlanmasını isteyiniz ve Allah’tan ona başarılar dileyiniz.”
Hz. Peygamber, kabir ziyaret ettiği zaman şöyle derdi:
السَّلَامُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لَاحِقُون أَسْأَلُ اللَّهَ لَنَا وَلَكُمْ الْعَافِيَةَ
“Allah’ın selamı üzerinize olsun mümin topluluğun diyarı. İnşallah biz de size kavuşacak ve katılacağız. Allah’tan sizin ve bizim için afiyet dilerim”
Bu söz, insana devamlı bir şekilde kendini kabirdekilerle birlikte olma duygusunu verecektir. Böylece kabirlerden ibret alınacaktır. Esasen kabristan bir ibret alma yeri olmalıdır. Ziyaretin anlamı da budur. Yani kabirler bir şey isteme ve dilenme yeri değil, ibret alma yeridir. İnsan bu ortamda dünyanın geçiciliğini tefekkür edip bundan ibret almalıdır. Kabir adabında bağırmak, çağırmak, demirlere yapışıp asılmak, orada yatmak, mum yakmak, uygun değildir. İnsan burada kabirlerde yatan insanın nasıl yaşadığını, niçin bu mekânda olduğunu, düşünmelidir.
Müslümanlar ihtiyaç ve isteklerini Allah’tan isterler. Onlar Allah’ın her şeyi duyup cevap vereceği bilincinde olmalılardır.
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
“Biz ona şah damarından daha yakınız.”
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben,(uzakta değil) şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde(duyarım) duasına icabet ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana yönelip inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.”
<< Önceki Sayfa - Sonraki Sayfa >>
|